Ruhunuza Çiçek Aşısı Yapayım Da Ruhunuz Çiçeklensin



Günlerden 8 Nisan 1970… Bir Türk doktor kan kanserine çâre buldu, ünlü Türkolog
 Zajackowski öldü, Kamboçya hükümeti üniversiteleri kapadı, Türkiye’de 15 genç nezarete atıldı. Bu olayların yanı sıra Didem Madak, İzmir’de doğdu. Annesi, 6 yıl sonra Madak'ın şiirlerinde bahsettiği 'uzun siyah saçlı' Işıl'ı dünyaya getirdi. Madak; doğduktan 13 yıl sonra annesini kanserden kaybedip 27 yıl sonra, henüz 41 yaşındayken bu hastalıktan dolayı dünyaya gözlerini yumdu. Hani, güzeller güzeli Didem’in doğduğu gün Türk doktor kansere çare bulmuştu? Ne üzücü rastlantı... 

“Işıl çocuktu o zaman, ben de öyle,

Mevsim kesin yazdı, karpuzdan feneriyle,

Hani her çocuğu başka bir çocuğa yaklaştıran bir şarkı vardır ya,

Kıyıya yanaşan bir gemi gibi.”


Madak’ın bütün şiirlerini yaşadıklarından esinlenerek yazmıştır.


Annesi ölünce yazdığı şiirin bir kısmı:

“Ölen her kadın için şiir yazdım.

Onları Muc’a evin karşılığında verdim,

Çok ucuza.

Artık bütün üzgün oluşlarımın adı: Anne!”


12 Eylül olayları sırasında babası Uşak'a sürülünce kardeşi ve annesiyle birlikte Burdur'da kalarak sıkıntılı bir hayat geçirmeye başladı. Annesi öldükten kısa bir süre sonra babası tekrar evlendi ve yavaş yavaş ilişkileri kopmaya başladı. İlköğretimine Uşak'ta, ortaokul ve liseyi İzmir'de tamamladı.

“Babam…

Çıkarılmış bir adam bütün fotoğraflardan.

Kader neydi sanki o zaman,

Masada açık unutulmuş Turuncu kulaklı bir makastan başka…”

“Yaşasaydın, hayatının ortasına Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.”


Didem Madak hayatıma dokunup beni derinden etkileyen sayılı şairlerden biri.  Şiirleriyle, bana kendimi tanıtıp kalbime dokunan güzel kadın… Şimdi ruhuma ışık tutan şiirlerinin, bazılarını alıntılayıp kendi eklemelerimi yapmak isterim izninizle. 


  • Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyor insan. Olsun, biz yine düzeltemeyelim yazgımızı yine boynu bükük kalsın yaşananlar ve hiç yaşanmayacak olanlar. Düzeltemediğimiz yazgımızın başını evcimen telaşlarla okşarız biz de.

  • Küçük yaşta çabuk olgunlaşan, çocukluğunun tadına varamayan Madak şöyle diyor: Ya siz, Nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat? Nasıldı, Öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak? Başka bir dizesinde de mutlu çocukluk anılarına atıfta bulunuyor. Bazen sevinirim, sevinmek nedense hep yedi yaşında. 

  • Madak, her ne kadar yapıştırsa da parçalarını hayatının, su sızdırıyordu çatlaklarından.


Daha birçok alıntı yapabilirim. Ama bir şiir kitabının yapayalnız sayfalarında Madak’ı kendiniz bulmalısınız. Ben ilk Ah’lar Ağacı kitabını okudum, ve okuduktan sonra başucumdan ayıramadım…



Samson Ve Dalila

Heceleme beni artık Allah’ım

Bırak okunaksız kalayım

Kaderimin hepsi pek iyi olmasın varsın

Bak, ömrüm eriyor işte

Çocukluk fotoğrafımdaki kardanadam gibi yanı başımda

Bak, ilkokul talebesi kalbimden

Yine karne parası istiyorlar

Bir gecekonduda oturuyor kalbim oysa

Yağmur yağdıkça

Bir gecekondunun damı gibi içine doğru ağrıyor

Yorum Yazın

Daha yeni Daha eski