Olağanüstü Bir Gece, kısa fakat sindirmesi zor, bittiğinde üstünüzde etki bırakacak bir kitap. Bitirdiğinizde kendinizi hayatı sorgularken bulabileceğiniz bir kitap.
Bazen hayatta her şeyin monotonlaştığı, hiçbir şeyden tat alamadığımız, heyecan duyamadığımız, kendimizi sadece hayatın akışında savrulduğumuzu hissettiğimiz anlar vardır. Ve aynı zaman da bu anların son bulduğu bir kopma noktası. Bu durum son bulduğunda güneş daha parlak, bulutlar daha mavi gelir, uzun zamandır hissedemediğimiz nefesi ciğerlerimiz hisseder. Zweig bunu Olağanüstü gece olarak tanımlamış.
Karakterimiz bir suç işlemesiyle içindeki insani duygular tekrar gün yüzüne çıkıyor. İnsanlara yardım etmenin, onlarla sohbet etmenin mutluluğuna varıyor. O olağanüstü geceden sonra hayatı bambaşka ilerliyor. Gerçek kişiliğinin ortaya çıkışıyla eski hayatının bir an dahi olsa geri gelmemesini ümit ederek kendini hayatın yaşamına adıyor.
En sevdiğim alıntılara gelirsek:
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Eğer nasıl biri olduğumu bilseydiniz, şu anda beni selamlarken yüzünüzde gördüğüm o tatlı, dostane gülümse kim bilir nasıl donup kalırdı dudaklarınızın kıyısında!
Gülen, sohbet eden binlerce insanın içinde ben kendi içimdeki o kayıp insanı arıyordum.
Size ait değilim artık, içinizden biri değilim, ama yükseklerde ama diplerde dışınızda bir yerlerdeyim.
İçimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler. Şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar..
Zweig yine kısacık ama kocaman bir kitap yazmış. En sevdiğim yazar olması boşa değil. Kitabı kesinlikle öneriyorum! Bir sonraki incelemeye kadar görüşmek üzere kendinize dikkat edin.
Yorum Gönder