Kitap adı: Çöpçatan
Yazar: Bella Black
Herkese merhaba! Uzun bir sınav maratonundan sonra kitap okumaya tüm hızıyla giriş yapmış bulunmaktayım. Ama maalesef ki pek de iyi bir başlangıç olamadı. Haydi Bella Black mahlaslı yazarımızın yazdığı Çöpçatan kitabını inceleyelim.
Çöpçatan klişelerle bezenmiş romantik komedi türünde bir kitap. Aşk kitaplarını normalde de sevmem ama bu kitabı okurken klişeden baygınlık geldi. Kendimi sadece yaz döneminde yayında kalabilecek potansiyeli olan, zengin erkek- fakir kızlı, 2.5 saatlik bir Türk dizisi izler gibi hissettim.
Biraz karakterlerden ve içerikten bahsetmem gerekirse:
Ana karakterimiz Natalie Knight, 26 yaşında, sakar, obur ve bir baltaya sap olamamış. Üniversiteden mezun olmasına rağmen asla ve asla öğretmenlik yapmak istemeyen Natalie, “Başlamanız İçin Hiçbir Şey Gerektirmeyen Meslekler” makalesini karıştırırken gözüne çöpçatanlık çarpıyor ve kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünen Natalie bu mesleği yapmaya karar veriyor.
Cameron Black. Otuz yaşında, yıllardır süre gelen bir şirketin CEO’su, bir milyoner ve kadınlar peşinde pervane. Ancak Cameron’un sahip olmak isteyip de olamadığı tek bir şey var: Bir eş.
Natelie arkadaşının zoruyla gittiği bir barın çıkışında Cameron'la şans eseri tanışıyor -daha doğrusu ayakkabısına kusuyor- daha sonra bunu telafi etmek için bir aylık ücretsiz çöpçatanlık hizmeti verebileceğini söylüyor ve Cameron'da kabul ediyor. Devamını tahmin etmesi zor olmasa gerek, birbirlerine aşık oluyorlar.
'Sizin seveceğinizi düşündüğüm' alıntılara gelirsem:
Birlikte şık restoranlara, danslara gidebileceğiniz birisiyle olmak hoştur elbette. Ama gecenin köründe, pijamalarınızla mutfağınızda abur cubur yiyebileceğiniz ya da dans edebileceğiniz birisini bulmak, tamamen paha biçilemez.
Bir kadın değişimi kafasına koyarsa, onu durdurabilecek hiçbir şey yoktur. Ancak tek sorun, değişmeye karar verdiğimiz çoğu zaman, gerçekten karar vermemiş olmamızdır.
Hiçbir zaman sizin olmayan bir şeyi, asla kaybetmiş sayılmazsınız ve bu, birlikte olup kaybetmekten çok daha fazla acı verir.
Bazılarımız topuklularımızla dünyayı ele geçirirken, bazılarımız yataktan kalkıp, tavşan terliklerimizi giymek için çaba sarf ederiz. Bazılarımız ise, başarı merdivenlerini, sürüne sürüne bile olsa tırmanmaya çalışır. Zaten en çok saygı da, bir şeyi yapabileceğinden emin olmadığı halde cesaret gösterip, o işe atılan kişilere duyulur.
Evet, aşk hayatı renklendiriyor olabilirdi ama bittiğinde elinizde kalan kırık bir palet ve parçalara bölünmüş resimlerdi..
Bazen insan, kendisi için doğru olan şeyi bulmadan anlayamazdı.
Kitabın yorumlarını internette okuduğumda çoğunluğun severek okuduğu bir romantik komedi kitabı olduğunu gördüm. Bir benim mi klişeden içim bayıldı yoksa benimle aynı görüşte olan insanlar gözümden mi kaçtı bilemiyorum. Ama Bella Black'e bir şans daha vereceğim sanırım. Bir sonraki kitap incelemesinde görüşmek üzere, kendinize dikkat edin.
Yorum Gönder